Etkinlikler

Brand Week İstanbul'un onur konuğu Yavuz Turgul

BRAND WEEK ISTANBUL’UN ONUR KONUĞU YAVUZ TURGUL OLDU

Yılın en ilham verici haftası olan Brand Week Istanbul’un üçüncü gününde, katılımcılar yine birbirinden efsane konuşmacıların ufuk açıcı konuşmalarını dinledi. 10 Kasım’da vizyona girecek yeni filmi “Yol Ayrımı” öncesinde Brand Week Istanbul’un onur konuğu olan Yavuz Turgul, iki Grammy ödüllü tasarımcı Stefan Sagmeister ve “Zirvede Kalabilmek” başlıklı konuşmasıyla MFÖ grubundan Fuat Güner, eğlence sektörünün ana tema olduğu günün efsane konuşmacıları arasındaydı. 

Düşler dünyasından efsane yönetmenliğe: Yavuz Turgul

10 Kasım’da vizyona girecek yeni filmi “Yol Ayrımı”ndan bir gün önce yönetmen Yavuz Turgul, Brand Week Istanbul’un onur konuğu oldu. Muhsin, Eşkıya, Gölge Oyunu gibi filmlerinin yaratım süreçlerine dair deneyimlerini paylaşan Yavuz Turgul, “Herkesin aklına yaratmak üzere bir fikir gelir. Önemli olan bu yaratımı bir hikayeye dönüştürüp sağlam bir yapıya dayandırmaktır.” dedi. Sinema sektörüyle ilgili açıklamalarda bulunan Turgul, “Yanılsamalar, hayal kırıklıkları ve başarısızlıklar, her zaman kalıplar içinde kalmaktan kaynaklanır.” ifadesini kullandı. Yeni filmi “Yol Ayrımı”nın senaryosunun ortaya çıkışının Şener Şen ile ortak bir arkadaşlarının anlattığı bir hikaye ile başladığını paylaşan yönetmen, yaratım sürecinde hikayenin bambaşka bir yöne evrildiğini açıkladı.

Konuşması boyunca samimi açıklamalarda bulunan Yavuz Turgul, birlikte çalışması zor bir yönetmen olduğunu itiraf etti. Turgul ayrıca, kariyeri boyunca Şener Şen gibi özel bir yetenekle çalışmaktan dolayı çok mutlu olduğunu belirterek konuşmasının sonunda salonu dolduran dinleyiciler tarafından ayakta alkışlandı.

Tasarım dünyasının rockstar’ı: Stefan Sagmeister

Brand Week Istanbul’un üçüncü gününde yoğun ilgiyle takip edilen bir diğer konuşmacı ise tasarım dünyasının rockstar’ı olarak tanınan Stefan Sagmeister oldu. Konuşmasında “Hızlı tasarlayabilmek için bir kısayol” olarak gördüğü güzellik kavramının önemini dört maddeyle açıkladı.

Bu maddeler;

1. İnsan olmanın bir parçası haline gelmesi:

Doğanın kanunu gibi tıpkı bir pandanın tavus kuşunu yediği gibi güzellik yine de var olacaktır. Güzel kalmaya değer.

2. Üzerinde hemfikir olunabilen bir olgu olması:

Konuşma sırasında şekiller ve renkler üzerinden bir oylama yapan Sagmeister, çıkan sonuç doğrusunda güzellik algısının hemfikir kalınabilecek bir olgu olduğunu vurguladı. Bununla birlikte oylamada en az oy alan kahverengi dikdörtgenin gerçek hayatta birçok binanın dış görünümü oluşturduğu tezatlığını da paylaşmış oldu.

3. Güzelliğin ruh halimizi değiştirebilmesi:

Amerika’daki Central ve Penn istasyonlarının mimari yapılarını örnek gösteren Sagmeister, bu istasyonlarda atılan tweet’leri kullanarak güzelliğin ruh halimizi nasıl değiştirdiğini anlattı.

4. Aklımızı kaybetsek bile güzelliğin algılanabilmesi:

Altı farklı sanatçının tablolarının Alzheimer hastalarına gösterilerek güzellik sıralaması yaptırıldığını ve bu sıralamanın tekrarlarda hiçbir zaman değişmediği bilgisi paylaşan Sagmeister, bu araştırmayla güzellik algısının zihnin temellerine dayandığını anlattı.

Konuşmasının son bölümünde Sagmeister, “Şimdi her şey daha iyi” başlığı altında da güzellik ve estetiğin dünya çapında yükselişe geçtiğini müjdeledi. Sagmeister, “18. yüzyıl sonundan başlayarak 19. yüzyıl boyunca düşüşe geçen güzellik arayışı, 2000’lerden itibaren Google’un hayatımıza girmesiyle güzellik kelimesi yeniden değer kazandı. Çünkü bugünlerde güzellik fonksiyonel olmak ile eş görülüyor.” dedi. Dikkat çekici bir örnek olarak da yeni bir tasarımla 2009’da yeniden açılan New York’taki High Line parkının tasarımındaki güzelliğin insan davranışını etkilediğini ve parkta bugüne kadar hiçbir suçun işlendiği bilgisini katılımcılarla paylaştı.

Fuat Güner: “Mükemmeliyetçilik hastalıktır.”

Brand Week Istanbul 2017 kapsamında gerçekleşen “Zirvede Kalabilmek” adlı konuşmaya MFÖ grubu temsilen Fuat Güner katıldı. Yıllar içerisinde müzik dünyasında konumlandıkları zirveye marka gözüyle bakan Güner, “Zirveye çıkan yol ne kadar uzunsa, o kadar hazmedilmiş oluyor. Biz yirmili yaşlarımızdayken bize müziğimizin sadece Amerika’da tutabileceği söylendi. 35 yaşımıza geldiğimizde zirvedeydik. Bu noktaya ulaşmamız yıllar aldığı için çok mutluyum” dedi.

Kendisini de mükemmeliyetçi olarak görüp, mükemmeliyetçiliği hastalık olarak tanımlayan Fuat Güner, son albümleri “Kendi Kendine”nin MFÖ grubunun eve kapanarak sadece üçü tarafından hazırlanmasının sebebini de mükemmeliyetçilik arayışına bağladı.

Daha iyi bir dünya için: “Brands for Good”

Brand Week Istanbul kapsamında hazırlanan “Brands for Good” adlı tam günlük özel programla sosyal sorumluluk konusunun iş dünyası ve iletişim sektöründeki yerinin değerlendirildiği bir platform yaratıldı.

Sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk konusunda farklı yaklaşımlardan özel sektör ve sivil toplum işbirliği örneklerine; iyi yaşamı odağına alan yenilikçi girişimlerden amaç odaklı pazarlama iletişimi alanındaki en iyi global örneklere; kadın, eğitim ve mülteci sorunlarından modern kurumsal itibar yönetiminin dinamiklerine ve The Big Issue’nun kurucusu Baron John Bird öncülüğünde toplumsal sürdürülebilirliği iş modeline dönüştürme meselesine kadar sosyal sorumlulukla ilgili birçok farklı alt başlık bu program kapsamında ele alındı

“En büyük trajedi, dünyayı yönetenlerin aptal olması”: John Bird

Yoksulluk içinde büyüyen, koruyucu aile tarafından yetiştirilen, bir zamanlalar sokakta yaşayan Baron John Bird, kurucusu olduğu “The Big Issue” dergisiyle Birleşik Krallık’ın en güçlü sosyal kurumlarından birinin başında.

Baron John Bird’ün 1991 Eylül’ünde yayın hayatına başladığı “The Big Issue” dergisi sadece evsizler tarafından satılıyor ve onlara gelir olanağı sağlıyor. Dergi İngiltere’nin dışında Avustralya, Japonya, Güney Afrika, Güney Kore, Namibya, Kenya, Tayvan ve Malawi’de de evsizlerin hayatında fark yaratıyor. Okuma yazmayı 16 yaşında hapishanedeyken öğrenen, cesaretini “kaybetmeye hazır olmak”tan alan Baron John Bird, sıfırdan başlayarak Lordlar Kamarası’na uzanan başarı öyküsünü Birleşmiş Milletler Genel Merkezi, Buckingham Sarayı gibi durakların ardından Brand Week Istanbul’un “Brands for Good” bölümüne konuk oldu.

“Liderlerin güçlü olmaları, akıllı oldukları ya da yanlış yapmadıkları anlamına gelmez. Onlar, veren el olmak ile ne kadar büyük bir güç elde edebileceklerini bir bilseler, durum çok daha farklı olurdu.” sözleriyle Brand Week Istanbul’un farkındalık yaratan konuşmalarından birine imza attı.

Her on kadından sekizi doğum sonrası hüznü yaşıyor: Ayşe Arman

Brand Week Istanbul’un merakla beklenen konuşmacılarından Ayşe Arman, “10. ay” isimli projeyi sahneye kurulan bir yatakta anlattı. 10. ay projesine” bir yılda milyonlarca kadının üye olduğundan bahseden Arman, platformda doğum sonrası depresyonunun paylaşıldığını aktardı. Her on kadından sekizinde görülen doğum sonrası depresyonu yaşıyan (10. ay depresyonu) kadınlar, “Bana sen nasılsın diye sor.” sloganında birleşti. Söz konusu platformda uzmanlar tarafından annelere faydalı bilgiler ve deneyimler paylaşılıyor.

İçerik Kral: “365 gün sağlıklı yaşam platformu”

Bayer Pazarlama Direktörü Pınar Saltat, Dilara Koçak ve LIV Hospital Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Murat Aksoy’un katılımıyla gerçekleşen bu oturumda, doğru bilgiler yardımıyla sağlıklı yaşamın önemi konuşuldu. İnternette yer alan bilgi kirliliğini yok etmek için ortaya çıkan 365 gün sağlıklı yaşam platformu, Doktor Aksoy ve Dilara Koçak’ın bilgileri doğrultusunda hizmet veriyor.