İstanbul’dan Bağımsız Bir Yer: Blakherna Yerleşimi ve Surları

İstanbul’dan Bağımsız Bir Yer: Blakherna Yerleşimi ve Surları

İstanbul, taşıdığı kimliğiyle günümüzün en derin kültür kentlerinden biri. Her ne kadar yerleşim düzeninden dolayı Klasik, Helenistik ve Erken Roma dönemlerinin izlerine pek rastlanmasa da, Bizans ve Osmanlı dönemleri açısından çok güçlü kalıntılara sahip. Roma’nın geç dönemlerinde İstanbul’dan bağımsız bir yerleşim olan Blakherna, en genel anlamda bugünkü Ayvansaray’ı içine alıyordu. Günümüzün Atikmustafapaşa, Karabaş ve Abdülvedûd Mahallelerinden meydana gelen Ayvansaray ve yakın çevresinin Antik dönemdeki adıydı: Blakherna. 400’lü yılların başlarında İstanbul surları Batı’ya doğru genişletildiğinde Blakherna yerleşimi de bu surların içine alınır ve İstanbul’un 14. Yönetim bölgesini oluşturur.

Altıncı tepenin sırtını ve eteğini kapsayan bölge 5. yüzyıla ait şehir rehberi olan anonim Notitia Urbis Constantinopolitana’da, kapıdan geçtikten sonra düz bir alandır, ifadesiyle anlatılmaktadır. Bir Trak yerleşimi olduğu sanılan bölgede aynı kaynağa göre bazı önemli yapılar sayılmakta: Triklinos (avlulu küçük saray), nympheum, İmparator Tiberios (578-582) zamanında yaptırılan bir hamam, tiyatro, lusorium (oyun sahası), ahşap bir köprü, 5 özel hamam, 1 kamu ve 1 özel fırın ile 5 adet ekmek dağıtım yeri, 11 sokak, 167 ev ve 2 tane de direkli cadde. Sonradan birkaç triklinos ile Blakherna Kilisesi ve Ayazması da bölgede inşâ edilmiştir. Bunlardan, bugünkü İvaz Efendi Camii’nin yerinde ve çevresinde yapıldığı sanılan Anastasios Triklinosu önde gelenlerdendi.

Bölgenin üç ana mahallesi vardı: Blakherna Sarayı ve çevresi dışında, Eğrikapı bölgesini içeren Kaligaria Mahallesi ve Lonca ile çevresini, Haliç’e bakan düzlüğü kapsayan Kynegion Mahallesi. Kaligaria Mahallesi XII. yüzyıla, yani İmparator Manuel Komnenos (1143-1170) dönemine kadar sur dışında kalmıştır.

Gelelim Blakherna’nın surlarına. Bugünkü İstanbul Surlarından daha eski olan Blakherna Surları’nın içine aldığı yerleşim yeri, Romalılar tarafından Sivil bir federasyon olarak tanınmış antik bir site idi. Surların uzandığı ve çevrelediği alan net olarak bilinmese de toprak üstü kalıntıları çok sınırlıdır. Yalnızca yarım yuvarlak burçlarla birbirine bağlanan sur duvarlarının kesme taşlarla inşa edildiği bilinmekle beraber aralarda tuğladan hatıl sıraları bulunmaktadır.

Blakherna sitesine ait sur duvarlarının bir kısmı, XX. yüzyıl ortalarına kadar çevreden algılanabilmekteydi. Tekfur Sarayı’nın kuzeyindeki avludan başlayan batı surlarına ait kalıntılar, yanındaki cam fabrikasına kadar uzanırken, Şişhane (Şişehane) Sokağı’nın altına devam ediyordu. Avcıbey istikâmetinde yoluna devam eden duvar, Alparslan Anadolu Lisesi’nin avlusundan, Haliç’e doğru inmektedir. Alparslan Lisesi’nin beton duvarlarının altında kalan Blakherna Surlarına ait kalıntılar 11,30 m uzunluk ve 1,20 m yüksekliğe sahiptir. Lisenin alt kısmındaki ağaçlık bir alanda yer alan 12 nolu arsada sur duvarının devamı görünmektedir. Surlar Mumhane Sokağı’na paralel, sokağın batısında kuzeye doğru ilerleyerek, Eğrikapı Caddesi’nin 20 metre kuzeyinde kaybolmaktaydı. Bu kısımda yüksekliği 7-8 metre olan surların yarım hilal biçiminde iki burcu bulunmaktaydı. Eğrikapı Caddesi’nin ardından Kavata Sokağı’nın kuzeyine doğru dönen surlar, ardından doğuya yönelip, Anemas Hapishanesi olarak bilinen yapının doğu duvarını meydana getiriyordu. Anemas’ın kuzey köşesinden sonra doğuya dönerek, Emir Buhari Tekkesi’nin önünden Hançerli Hamam-Lonca hattından Ayios Demetrios Kilisesine kadar ve kıyıya paralel ilerleyerek, güneybatıya dönüyor ve Tekfur Sarayı’na çıkıyordu. Kavata Sokağı’nın kuzey ucunda bir burç daha bulunmaktaydı. Burç, 1920 yılına kadar görülebilmekteydi. Ayios Demetrios Kilisesi’nin bahçe duvarlarının kuzeydoğu köşesinde 50X95 cm ebatlarındaki taşlardan yapılma sur duvarları mevcuttu. Duvarlarda 3 sıra taş, 5 sıra tuğla düzeni izlenmektedir. Anemas Zindanları olarak bilinen, aslında Blakherna Sarayı’na ait altyapıları içeren kompleksten girilip, alt kotlara inildiğinde, saray duvarlarından birinin Blakherna Surlarına ait olduğu görülmektedir. Notitia adlı kitapta Blakherna Surlarının tek kapısı olduğu yazılıdır.

Konstantinopolis’te, Theodosios II döneminde Praefectus (vali) olan Anthemios tarafından 412 yılında mevcut Konstantinos Surları genişletilmiş ve daha batıya taşınmıştır. Kara surları yapılırken, 439 yılında Blakherna Surları ile birleştirilerek, bu surları da Haliç’le buluşturmak için Pteron Suru inşa edilmiştir.

İsaakhios Angelos döneminde (1186-87) kendi adıyla anılan bir kule Anemas Zindanı olarak adlandırılan yere ve devşirme malzemelerle inşâ edilmiştir. İnşaatında, Blakherna dışındaki kiliselerden (muhtemelen harap olan) alınan malzemeler kullanılmıştır. Surun bu kısmında bir kitabenin varlığını eski kaynaklardan öğreniyoruz: Isaakhios Angelos’un emriyle ve Basileios’un yönetiminde inşa edilen kule 6696.

Anemas Zindanları adı verilen, aslında tarihte hiçbir zaman bu adı almayan Bizans Sarayı’na ait alt yapıların bir duvarını oluşturan eski Blakherna Surları’na ait bir bölüm hala ayakta olup, yapıldığı dönemlerin anılarını yaşatmaya devam etmektedir. Mevcut İstanbul Surlarından daha eski oluşu ve farklı bir yerleşim yerinin etrafını çeviriyor oluşuyla da İstanbul’un geçmişi açısından çok önemlidir.

Anemas Zindanları’nın bitişiğindeki Blakherna Suruna ait duvar (M. Sav, 2013).

Blakherna surunun güzergâhı. Sol baştaki Tekfur Sarayı avlusundan itibaren başlayan duvarın bugün mevcut olmayan kısmı mor renkli tek çizgi; mevcut bölümleri mor renkli çift çizgi ile gösterilmiştir.

Eski bir fotoğrafta Kaligaria surlarının dıştan görünümü.

1819 tarihli haritada Blakherna Bölgesi (Kauffer).