İstanbul’un Resmi Kuruluş Günü
Tarihte çok az kent vardır ki kuruluş günü belli olsun. Veya ona özel bir gün olsun. Neredeyse bütün kentlerin kuruluşu bir efsaneyle zenginleştirilerek belleklerdeki yerini alır. Roma, bir kurt tarafından büyütülen Romus ve Romulus kardeşler efsanesiyle ilişkilendirilir. İstanbul’un kuruluşu (muhtemelen tarihindeki ikinci kuruluşu) ise daha realist sunulur. Milattan evvel 7. Yüzyılda Megaralılarca kurulur, denir. Ancak, kolonileştirilir, demek daha doğru. Asıl kuruluşumuz ise, Milattan sonra 330 yılı. Roma İmparatoru Konstantinos (Constantinus) tarafından bazı siyasi, idari ve sosyal mevzulardan dolayı İmparatorluğun yeni başkenti bugünkü İstanbul olur. 326-330 yıllarını kapsayan imar faaliyetleri önemli ölçüde tamamlanınca, 11 Mayıs günü resmi açılış yapılır ve büyük şenlikler düzenlenir.
Neden 11 Mayıs?
Elbette 11 Mayıs günü tesadüfen seçilmemişti. Bir hikmeti vardır, deyip, mevzuyu açalım. Kentin, başkent olarak resmi açılışının yapılacağı günün tayini için ilginç yollara başvuruluyordu. Bu yollara en çok kızanlarsa hiç kuşkusuz Hıristiyanlardı. Kızıyorlardı, çünkü bu konuda başvurulan kişiler kahinlerdi. Ülkenin içinde bulunduğu durumdan hareketle çeşitli varsayımlar üretiliyordu. Yıldızlar gözlemleniyor, en uygun gün tespit edilmeye çalışılıyordu. Kentin talihi açısından o kadar önemli bir konuydu ki bu. Kurbanlar kesiliyor, kahinler kurban hayvanların bağırsak fallarına bakıyordu. Elbette ki bunu talep eden, imparatordu. Sonuçta, kentin açılış günü olarak belirlenen 11 Mayısı, pagan bir astronom, yıldızların hareketlerine göre belirler.
Açılış töreninin, imparatorun kendi adına yaptırdığı Forum Konstantini’de veya Sultanahmet’teki Hipodromda yapıldığı muhtemeldir. Forum Konstantini’nin ortasındaki anıt (bugünkü Çemberlitaş) Apollon Tapınağı’ndan getirilen bir anıttı ve en üstünde de sol invictus/yenilmez güneş tanrısı formunda Konstantinos’un heykeli bulunuyordu. Her gün, 80.000 insan için bedava ekmek dağıttıran Konstantinos, yeni şehrin kuruluşuna dair fermanını, Strategiondaki bir stele (muhtemelen mermer) yazdırmıştır.
İmparatorun ahşap heykeli altınla kaplanmış ve kıyafetler giyindirilmiş halde kortej önünde gezdirilerek, herkesin bu heykele (Tanrısallaştırılan Konstantinos’a) saygı sunması istenmişti. Bu törenin, kentin kuruluş kutlamaları çerçevesinde her yıl tekrarı istenmiş, sonraki törenler de bugünkü Sultanahmet Meydanı’nın yerindeki Hipodromda yapılır olmuştu.
Yaşasın Yeni Roma/Nea Roma
Bir konuda net yargıya varalım. Konstantinos kenti kendi adına izafeten kurmamıştı. Batıda, artık eskiyen ve işleyişini benimsemediği Eski Roma’nın yerine kurduğu kente, Yeni Roma adını vermişti. İlk zamanlar kullanılsa da sonradan, kurucusunun adıyla anılmaya başlanacaktı İstanbul. Hatta uzun olduğu için isim, kısaca Polis adı kullanılmıştır. Yeni Roma kurulurken, eskisi örnek alınır.
İstanbul’un Kuruluşunu Neden Kutlamıyoruz?
Roma İmparatorluğu’na başkentlik yapmış İstanbul’da yaşayan bizler için 11 Mayıs sırdan bir gün. Kentin, kuruluş yılının üzerinden geçen 1689 yıldan habersiziz. Yani hatırlamıyoruz. Okul kitaplarımızda dahi yer almayan önemli bir bilgi eksikliği bu. Sahip olduğumuz kentin geçmişine tümüyle saygı duymamız gerekir. Gelecek, geçmişten koparak gelen parçalarla kurulur. O nedenle şehrin gelişimini taçlandıran önemli günleri ve olayları birbirinden ayırt etmeksizin yaşatmak, İstanbul’a karşı bir vefa borcudur.