AKILALMAZ BEYİN
Helen THOMSON, bir bilim muhabiri. 'UNTHINKABLE'-AKILALMAZ BEYİN- haberini yaptığı rahatsızlıkların merakıyla yazılmaya başlanan bir kitap.
257 sayfadan oluşan Murat KARLIDAĞ'ın çevirisiyle April yayıncılık tarafından basılan kitap raflarda geçen yılda yerini aldı. Şaşırtıcı 9 beyni
konu alan hikayelerden oluşan kitap aslında her hikayede nörobilim alanında açıklamalarda bulunuyor. Hiçbir anı unutmayan Bob, sürekli
kaybolan Sharon, auraları gören Ruben, kişilik değiştirebilen Tommy, sonsuz bir halüsinasyon döngüsünde olan Sylvia, kaplana dönüşen Matar,
benlik duygusu kaybolan Louise, ölü olduğuna inanan Graham, empati yeteneğini uçlara taşıyan başkalarının acılarını ve duygularını hisseden
Joel ;sıra dışı özellikleriyle kitapta kendine yer bulan ve nörobilimle ilişkilendirilecek hikayelere konu olan kahramanlarımız. Ama sanırım
ayrı bir bölümü olmasa da kitapta bunlar kadar dikkat çekici bir hikaye daha var. Kitabın oluşmasına ilham veren: Sıçrayan Fransızlar olgusu !..
1878 yılında tanımlanan bir sendrom. Bu sendromu yaşayan kişiler herhangi bir bilinç problemi yaşamamalarına karşı beklenmedik uyarılar
-özellikle dokunsal ve sesli- karşısında ani sıçrama, fırlatma, nefes tutma tepkileri gösterirler. Verilen emirleri refleksif hareketlerle yerine getirirler.
Kalıtsal olan bu sendrom şimdilerde nörologlar tarafından bu ve benzer problemlerle birlikte irkilme davranışları içinde incelenmektedirler.
Konularının ilgi çekiciliğinin yanı sıra dikkat çeken bir diğer özelliği ise beyin gibi komplike bir yapıyı son dönem nörobilim bulgularıyla hikayeler
üzerinden sade ve bir o kadar da akıcı bir üslup ile karşımıza çıkması. Kitaba problematik yaklaşan yazar sorun-bilgi şeklinde ilerleyerek karakter
bazlı soruna değindikten sonra neden-nasıl gibi sorulara cevap arayıp literatür taramalarıyla savlarını desteklemiştir. Daha sonra genele
değinerek işlev-beyin bölge ve özelliği ilişkilerine bir aydınlatma getirmiştir. Bu bilgilendirmeler okuyucunun dikkatini dağıtmanın aksine
kurgunun içine o kadar uyumlu yerleştirilmiştir ki okurların merakına merak katma konusunda etkin olmuştur. Dil konusunda da başarısını
sürdüren yazarın - tabii ki çevirmenin- yalın, akıcı ve sıralı anlatımıyla kitap ampirik bilginin romanlaşması olmuş sanki. İlgi duyan her kesimden
okurların yanısıra terapilerde karşımıza çıkma ihtimali yüksek olan benzer davranışlara sahip danışanlarımızı düşündüğümüzde kendi meslektaşlarıma
da önerebileceğim bir kitap.
Kitap bittiğinde sadece gerçek hayattan alıntı öyküler okumuş olmakla kalmayıp maden değerinde bir nörobilim ansiklopedisi
bitirmiş hissine de hazırlıklı olun.