TİRE’DE ALTINDA AYAZMA OLAN CAMİ

    İzmir’in şirin ilçesi Tire’nin, eski Tire kısmında kalan Derekahve’de bulunan Dülgerzade Şemseddin Ahmet Bey Mescidi’nin altında bir ayazma bulunuyor. Mescidin konumlandırıldığı yer oldukça eğimli bir arazi. Ancak, akan derenin kenarındaki mescit ve altında yaklaşık 6 metreye 3 metre ebatlarındaki ayazma pastoral görüntüye ayrı bir güzellik katıyor.

Ayazma Nedir?

    Konuyla ilgili Murat Sav ayazma ve mescitle ilgili şunları söyledi: “Ayazmalar, Ortodoks Hıristiyan inanç sisteminin çok önemli kült yerlerindendir. Eski Grekçe’den gelen kelime “Agias ma”; yani, “kutsal su” demektir. Suyun kutsallığı bin yıllardan beridir kabul edilmiş ve iyileştirici gücüne inanılmıştır. Ayazmalar, bir aziz veya azizeye adanır. O aziz veya azizenin kutsal gününde de özellikle ziyaret edilirdi. Anadolu’da da bu niteliğe sahip binlerce kutsal su kaynağı/ayazma yeri mevcut. Hatta Osmanlı döneminde mevcut ayazmalara binaen çok sayıda ayazmanın yapıldığını, sayının arttığını biliyoruz. Tire’deki yer de bunlardan biri. Fakat adını veya kime adandığını ne yazık ki bilmiyoruz.”

Yaklaşık Yüz elli Yıllık Bir Yapı

Ayazmada kullanılan malzemeler, yapının 19. Yüzyıl sonlarına doğru yapıldığını veya tamir edildiğini gösteriyor.  Batı-Doğu doğrultusunda uzanan koridorun doğu ucundaki ayazma tuğla ve taş kullanılarak yapılmış.

Osmanlı’nın Hoşgörüsü

1922 yılında Rumlar’ın Tire’den ayrılmasından sonra ayazma kullanılmamış. Ancak, Tire Belediye Başkanı Sayın Tayfur Çiçek’in belirttiğine bakılırsa, yöredeki yaşlılar ayazmanın 1900’lerin başlarında işlek olduğunu anlatmaktalar. 1922 yılındaki göçe kadar ayazma  Ortodokslarca kullanılmış. Osmanlı döneminde ayazmaların artması ve en önemlisi bunlardan birinin bir caminin altında yer alması sosyolojik açıdan da çok önemli. Ayazmanın üstündeki caminin ilk yapım tarihi net değil fakat genellikle 16. Yüzyılda yapıldığı kabul ediliyor. Ne yazık ki mescit 1970’lere harabe olarak ulaşmış ve bu dönemde betonarme olarak bugünkü  sade mescit yapılmış. Ayazma adına baktığımızda, İstanbul Üsküdar’daki Barok dönem yapısı olan Ayazma Camisi’ni de görürüz  ki,  bu da isimlendirmeler konusunda dahi Osmanlı yaklaşımının  ne denli hoşgörülü olduğunun ayrı bir ispatıdır. Tire’de hoşgörünün bir başka somut örneği daha mevcut: Aya Kyriaki Şapeli. Şapel, basit, kare planlı ve üzeri küçük bir kubbeyle örtülü. Ebubekir Ağa veya Ekinhisarı Camisiyle yan yana olan şapel, caminin bir birimi olarak kullanılıyor.”

Hekim Çelebi

Mescidi yaptıran Dülgerzade Şemseddin Ahmet Bey, Hekim Çelebi sanıyla da anılmakta. Ayazma’nın yanından akan derenin adı “Şükran Deresi”. Bölgedeki yerleşimin eskiliği dikkate alındığında, Şükran Deresi adının da bir hayli eski olması gerekmekte. Böyle bir dere kenarında bir ayazmanın oluşu da gayet doğaldır. Hatta bu ayazmanın Meryem Ana adına yapılmış olabileceği de söylenmekte ama buna dönük açık bir delil mevcut değil.